gozyasi kanali hastaliklarinin tedavisi Gözyaşı Sistemi Hastalıkları Tedavisi

İzmir’de gözyaşı sistemi hastalıkları tedavisi yapan göz doktorlarından biri olan Doç. Dr. Berkay Akmaz, gözyaşı sistemi bozuklukları ile ilgili etkili tedavi seçenekleri sunarak hastalarına rahat bir yaşam sunmaktadır. Gözyaşı sistemi hastalıkları, gözyaşı üretimindeki bozukluklar veya gözyaşının buharlaşması sonucu ortaya çıkar ve göz kuruluğu, yanma ve batma gibi rahatsızlıklara yol açabilir.

Gözyaşı sistemi hastalıkları tedavisi, hastanın durumuna bağlı olarak çeşitli yöntemlerle yapılabilir. Bu tedavi seçenekleri arasında gözyaşı kanallarını açma, gözyaşı üretimini artırıcı ilaçlar veya cerrahi müdahaleler yer alır. Tedavi, genellikle kişiye özel olarak belirlenir ve gözyaşı üretimi ile kalitesini artırarak, hastanın göz sağlığını iyileştirir.

Tedavi sonrası süreç, genellikle hızlıdır. İlk birkaç gün içinde iyileşme sağlanabilir, ancak tam sonuç için düzenli takip gerekebilir. Doç. Dr. Berkay Akmaz, tedavi sürecinde hastalarına özenli bir bakım sunarak en iyi sonuçları elde etmelerini sağlar.

Gözyaşı Sistemi Hastalıkları Tedavisi süreci, sonrası dikkat edilmesi gerekenler ve 2025 Gözyaşı Sistemi Hastalıkları Tedavisi fiyatları hakkında bilgi almak için iletişime geçebilir ya da İzmir, Konak'taki kliniğimizi ziyaret edebilirsiniz.

 

izmir burun estetiği doktoru
Hakkımda
Doç. Dr. Berkay AKMAZ
İzmir'de Gözyaşı Sistemi Hastalıkları Tedavisi yapan doktorlardan Doç. Dr. Berkay Akmaz, 1985 yılında İzmir’de doğdu. Babasının mesleği sebebi ile ilköğretim yıllarımı farklı illerde geçirdi. Eğitimine, 2003 yılında Gülhane Askeri Tıp Fakültesine başladı. 2010 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden Tıp doktoru ünvanı ile mezun oldu. Doç. Dr. Berkay Akmaz, 2010 yılında Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) neticesinde Türkiye 25. si olarak Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi bölümünü kazanarak uzmanlık ihtisasına başladı. 2014 yılında uzmanlık eğitimini tamamladı.
Hakkımda

Sertifikalar

Gözyaşı Sistemi Hastalığı Nedir?

Gözyaşı sistemi hastalığı, gözyaşının üretimi, dağılımı veya drenajında meydana gelen bozukluklardan kaynaklanan bir durumdur. Gözyaşı kanal tıkanıklıkları, kuru göz sendromu ve aşırı göz sulanması bu gruba girer. Hem enfeksiyonlara hem de görme kalitesinde azalmaya neden olabilir. Tedavi, altta yatan soruna göre medikal ya da cerrahi yöntemlerle planlanır.

Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Nedenleri Nelerdir?

Gözyaşı kanalı bozukluklarının farklı nedenleri gözyaşı drenajında tıkanıklıklara yol açarak çeşitli semptomlara neden olabilir. Bu tıkanıklıkların doğuştan gelen sorunlar yaşlanma süreci enfeksiyonlar travma ve tümörler gibi birçok farklı kaynağı bulunmaktadır. Aşağıda gözyaşı kanalı tıkanıklıklarına neden olabilecek başlıca faktörler sıralanmıştır:

  • Bebeklerin çoğu gözyaşı kanalının gelişmemesi veya nazolakrimal kanalın çıkışını engelleyen bir zar nedeniyle tıkanıklık ile doğar. Ancak bu durum çoğunlukla ilk birkaç ayda kendiliğinden düzelir.
  • Yaşlandıkça gözyaşı drenajındaki punktum adı verilen açıklıklar daralabilir. Bu daralma yaşlı bireylerde gözyaşı drenajında sorunlara yol açabilir ve gözyaşı kanalı tıkanıklığına sebep olabilir.
  • Göz veya çevresindeki iltihaplanmalar gözyaşı kanallarında skar oluşumuna veya şişmeye neden olabilir. Bu da gözyaşı akışını engelleyerek tekrar eden enfeksiyonlara zemin hazırlar.
  • Burun veya göz çevresine gelen fiziksel darbeler gözyaşı drenaj yollarını zedeleyebilir. Bu zedelenme kemik kırıkları veya yara dokusu nedeniyle gözyaşı kanalını tıkayabilir.
  • Sinüslerde veya gözyaşı kanalında oluşan büyümeler gözyaşı drenaj sistemine baskı yaparak tıkanıklık oluşturabilir.
  • Glokom tedavisinde kullanılan göz damlalarının uzun süreli kullanımı gözyaşı kanallarını etkileyebilir. Ayrıca kanser tedavisi görenlerde baş ve boyun bölgesine uygulanan radyasyon gözyaşı kanallarında yapısal değişikliklere yol açabilir.

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!

    *En iyi şekilde geri dönüş yapabilmemiz için tüm alanları doldurmanızı öneririz.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Ne Kadar Yaygındır?

    Gözyaşı sistemi bozuklukları özellikle nazolakrimal kanal tıkanıklığı (NLDO) ve dakriyosistit gibi durumlarla kendini gösterir ve yaşla birlikte daha yaygın hale gelir. 40 yaş üzerindeki bireylerde daha sık görülen bu rahatsızlıklar kadınlarda daha fazla risk oluşturur. Özellikle menopoz sonrası dönemdeki kadınlar nazolakrimal kanal tıkanıklığı açısından yüksek risk grubunda yer alır.

    NLDO’nun çocuklarda da yaygın olduğu bilinir ve konjenital nazolakrimal kanal tıkanıklığı yenidoğanlarda görülür. Bebeklerin yaklaşık %6-20’si bu durumdan etkilenir ve vakaların büyük bir kısmı yaşamın ilk yılında kendiliğinden düzelir. Ancak yetişkinlerde ortaya çıkan nazolakrimal kanal bozuklukları genellikle enfeksiyon travma veya iltihaplanma gibi nedenlere dayanır ve kronik sorunlara yol açar.

    Ek olarak kuru göz sendromu gibi rahatsızlıkların NLDO ile görülmesi sık rastlanan bir durumdur. Kuru göz sendromu yaş gruplarına göre farklı oranlarda gözlemlenir ve nazolakrimal kanal disfonksiyonu olan bireylerde yaygın olarak ortaya çıkar.

    Gözyaşı kanalı bozukluklarının yaygınlığına dair bazı bulgular şu şekildedir:

    • PANDO yani Primer edinsel nazolakrimal kanal tıkanıklığı 40 yaş üstü bireylerde ve çoğunlukla kadınlarda daha sık görülür.
    • 50 yaş ve üstü kadınların %30’u NLDO nedeniyle cerrahi tedavi görmektedir.
    • Kuru göz prevalansı yaşa bağlı olarak %11,4 ile %27,2 arasında değişir ve NLDO ile bağlantılıdır.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Oluşum Süreci Nasıldır?

    Gözyaşı sistemi bozukluklarının oluşum süreci çeşitli mekanizmalarla açıklanabilir. Öncelikle doğumsal tıkanıklıklar gözyaşı drenaj sisteminin düzgün gelişmemesi nedeniyle ortaya çıkar ve bebeklerde sıklıkla görülen bir sorundur. Bu tıkanıklık genellikle kanalın son kısmında bulunan zarın tam olarak açılmamasından kaynaklanır ve bu durum gözyaşlarının normal şekilde boşalmamasına yol açar. Sonuç olarak bebeklerde gözyaşı birikimi göz sulanması ve enfeksiyon riski artar.

    Ayrıca yaşlanmayla birlikte gözyaşı kanallarında daralma meydana gelebilir. Yaşın ilerlemesiyle pünktalar adı verilen gözyaşı boşaltma açıklıkları daralır ve gözyaşı akışını olumsuz etkiler. Bu durum doku dejenerasyonu ve skarlaşma ile ilişkilidir ve gözde gözyaşının birikmesine neden olur.

    Bununla birlikte kronik iltihaplanmalar da gözyaşı drenaj sistemini olumsuz etkileyebilir. Konjonktivit veya sinüzit gibi enfeksiyonlardan kaynaklanan iltihaplanmalar sistemde skarlaşmaya yol açar. Bu skarlaşma gözyaşlarının düzgün akışını engellerken tekrarlayan enfeksiyon riskini artırır. İlerlemiş vakalarda iltihaplanma lakrimal keseye yayılarak daha şiddetli semptomlara yol açar.

    Ek olarak travmalar ve cerrahi müdahaleler gözyaşı drenaj sistemine zarar verebilir. Yüzde meydana gelen fiziksel travmalar veya burun ve göz çevresinde yapılan cerrahi işlemler sistemdeki hassas yapıların zarar görmesine neden olabilir. Bu tür durumlar kanallarda skarlaşmaya yol açarak gözyaşı akışını zorlaştırır.

    Diğer taraftan tümörler gözyaşı drenaj sisteminin yakınında veya içinde oluştuğunda gözyaşı akışını engelleyebilir. Tümörler sistem üzerinde baskı yaparak tıkanıklığa neden olur ve bu durum gözde sulanma, şişme gibi sorunlara yol açar.

    Son olarak bazı ilaçlar gözyaşı kanalında tıkanıklıklara yol açabilir. Özellikle glokom tedavisinde kullanılan ilaçlar veya kemoterapi gibi tedaviler gözyaşı drenaj sisteminde iltihaplanmaya sebep olabilir.

    Detaylı bilgi ve randevu için iletişime geçin!

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Belirtileri Nelerdir?

    Gözyaşı kanalı bozuklukları özellikle tıkalı gözyaşı kanalları ve ilişkili enfeksiyonlar gibi rahatsızlıklar çeşitli belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler gözyaşı drenajının düzgün gerçekleşmemesi nedeniyle ortaya çıkar ve genellikle hastaların günlük yaşam konforunu etkiler. Bu belirtiler şunlardır:

    • Sürekli göz yaşarması veya sulu göz en yaygın semptomlardan biridir. Gözyaşları etkili bir şekilde tahliye edilemediği için yanaklardan aşağı akabilir.
    • Tıkalı gözyaşı kanalları sıklıkla gözde kızarıklığa ve tahrişe yol açar. Biriken gözyaşları gözde ağrı veya tahriş hissine neden olabilir.
    • Tıkalı kanallar göz köşelerinde veya kirpikler boyunca mukus veya irin birikimine neden olabilir. Bu durum özellikle uyku sonrası kabuk oluşumu olarak kendini gösterir.
    • Bazı durumlarda gözün iç köşesine yakın bir bölgede şişlik ve hassasiyet görülebilir. Dakriyosistit gibi enfeksiyonlarda gözyaşı kesesi bölgesinde gözle görülebilen bir şişlik veya apse oluşumu mümkündür.
    • Taşan gözyaşları ve çevre dokulardaki şişme bazı hastalarda bulanık görme sorununa yol açabilir.
    • Dakriyosistit gibi akut enfeksiyonlarda ağrı hissi artabilir. Şişlik ile ateş görülebilir ve gözde rahatsızlık hissi oluşabilir.
    • Durgunlaşan gözyaşı konjonktivit gibi tekrarlayan enfeksiyonlara yol açabilir.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Nasıl Teşhis Edilir?

    Gözyaşı sistemi bozukluklarının teşhisi gözyaşı üretimi ve drenajını değerlendiren çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilir. İlk olarak klinik muayenede yarıksız lamba muayenesi gözyaşı menisküsünün yüksekliğini inceleyerek drenaj problemlerini belirlemekte yardımcı olur. Floresan boya kaybolma testi ise gözyaşı drenajını gözlemlemek için kullanılır; gözde boya kalması tıkanıklığa işaret eder. Ayrıca lakrimal kese üzerindeki palpasyon enfeksiyon veya tıkanıklık belirtilerini değerlendirmek için yapılır.

    Ek tanı yöntemleri arasında lakrimal sondalama ve irigasyon yer alır. Bu prosedürde gözyaşı kanalına yerleştirilen küçük bir alet ile kanalda tıkanıklık olup olmadığı kontrol edilir. Eğer salin solüsyonunun boşalması gecikirse veya reflü oluşursa tıkanıklık varlığı doğrulanır. Görüntüleme teknikleri özellikle dakriyosisografi ve dakriyosintigrafi gözyaşı drenaj sistemindeki tıkanıklıkların yerini belirlemekte kritik rol oynar. Dakriyosisografi kontrast madde ile detaylı röntgen görüntüleri sağlarken dakriyosintigrafi ise radyoaktif maddeyle drenajın izlenmesini sağlar.

    Ayrıca gözyaşı üretim testi olarak bilinen Schirmer testi gözyaşı miktarını ölçmek için kullanılır. Bu testte alt göz kapağının altına yerleştirilen filtre kağıdıyla gözyaşı üretimi değerlendirilir. Endoskopik muayene ise daha karmaşık vakalarda nazal boşluğun detaylı incelenmesini sağlar.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Nasıl Tedavi Edilir?

    Gözyaşı sistemi bozukluklarının tedavisinde hastanın yaşı, durumu ve tıkanıklığın nedeni dikkate alınarak çeşitli yöntemler kullanılır. Bu tedavi yöntemleri konservatif, prosedürel ve cerrahi yaklaşımlar olarak gruplandırılır.

    Konservatif Tedavi:

    • Masaj: Bebeklerde gözyaşı kanalı tıkanıklığını gidermeye yönelik özel bir masaj tekniği uygulanır. Bu yöntem bebeklerin ilk yılında etkili olabilir.
    • Antibiyotikler: Enfeksiyon mevcutsa göz damlası ya da oral yolla verilen antibiyotiklerle enfeksiyon kontrol altına alınır.

    Prosedürel Tedaviler:

    • Dilatasyon Problama ve İrigasyon: Masajın yetersiz olduğu durumlarda gözyaşı kanalının genişletilmesi ve tıkanıklığın giderilmesi amacıyla prob ve salin solüsyonu kullanılır. Hem bebeklerde hem de yetişkinlerde etkilidir.
    • Balon Kateter Dilatasyonu: Problama yöntemi yeterli olmadığında gözyaşı kanalını açmak için balon kateter kullanılır. Kısmi tıkanıklıklarda bu yöntem fayda sağlar.
    • Stent veya İntübasyon: Kanalın açık kalmasını sağlamak ve yeniden tıkanmayı önlemek için stentler veya tüpler yerleştirilir.

    Cerrahi Tedavi:

    • Eksternal DCR: Bu yöntem ciddi tıkanıklıklarda en etkili seçeneklerden biridir.
    • Endonazal DCR: Dış kesi yapılmadan endoskopik aletlerle uygulanan bir diğer tedavi seçeneğidir.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Risk Faktörleri Nelerdir?

    Yaşa travmaya veya bazı hastalıklara bağlı olarak gözyaşı sistemi bozuklukları çeşitli risk faktörlerinden kaynaklanabilir. Bu risk faktörleri gözyaşı drenaj sisteminde tıkanıklıklara yol açabilir ve farklı yaş gruplarını etkileyebilir. Özellikle yaşlanma doğuştan gelen yapısal bozukluklar kronik enfeksiyonlar yüz travmaları ve bazı tıbbi tedaviler bu bozuklukların temel nedenleri arasında yer alır. Risk faktörleri detaylı olarak şöyle sıralanabilir:

    • Yaşa Bağlı Değişiklikler: Yaşlandıkça gözyaşı drenaj sistemi doğal olarak daralır ve yaşlı bireylerde gözyaşı kanalı bozukluklarına eğilim artar. Bu durum punktalarda tıkanıklık riskini yükseltebilir.
    • Doğuştan Gelen Tıkanıklıklar: Bebeklerde sıkça görülen konjenital nazolakrimal kanal tıkanıklığı gözyaşı kanallarının tam gelişmemesi nedeniyle ortaya çıkar. Özellikle prematüre bebekler henüz gelişmemiş gözyaşı kanalları nedeniyle daha yüksek risk altındadır.
    • Kronik İltihaplanma veya Enfeksiyonlar: Uzun süren iltihaplanmalar veya gözyaşı kanallarını etkileyen tekrarlayan enfeksiyonlar drenaj yollarında skar dokusu oluşturarak tıkanıklıklara yol açabilir.
    • Yüz Travması veya Ameliyatlar: Yüzde veya burunda meydana gelen yaralanmalar gözyaşı drenaj sisteminde hasara neden olabilir. Ayrıca burun göz kapakları veya sinüs cerrahisi sonrasında da kanal sistemi skarlaşma nedeniyle bozulabilir.
    • Tümörler: Gözyaşı drenaj yollarına baskı yapabilen tümörler bu bölgede tıkanıklıklara sebep olabilir. Bu durum gözyaşı drenajını engelleyerek işlev bozukluğuna neden olur.
    • Tıbbi Tedaviler: Anti-glokom göz damlaları gibi bazı ilaçlar gözyaşı kanal tıkanıklığı riskini artırabilir. Ayrıca kemoterapi ve radyasyon gibi tedaviler özellikle baş veya yüz bölgesine uygulandığında gözyaşı drenaj yollarına zarar vererek risk oluşturabilir.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Tedavisi Ne Zaman Yapılabilir?

    Gözyaşı sistemi bozukluklarının tedavisi durumun altında yatan nedene şiddetine ve hastanın yaşına göre değişkenlik gösterir. İlk aşamada konservatif tedavi yöntemleri sıklıkla tercih edilir ve özellikle bebeklerde bu yöntemler oldukça etkilidir. Bebeklerde gözyaşı kanalı tıkanıklıkları genellikle ilk yıl içinde kendiliğinden düzelir. Bu süreçte nazolakrimal kanal masajı ılık kompresler ve antibiyotikli göz damlaları gibi uygulamalar yapılabilir.

    Eğer konservatif tedavi etkili olmazsa minimal invaziv işlemler devreye girer:

    • Dilatasyon Problama ve İrigasyon: Bu yöntemler çocuklarda tıkalı gözyaşı kanallarını açmak için kullanılır. Problama işlemi ile kanala ince bir prob yerleştirilir ve tıkanıklığı gidermek amacıyla salin irrigasyonu yapılır.
    • Balon Kateter Dilatasyonu: Çocuklarda ve yetişkinlerde kullanılan bu yöntem daralmış kanalları açmak için balonun şişirilmesini içerir. Skar veya iltihap nedeniyle daralmış kanallarda oldukça etkilidir.

    Konservatif ve minimal invaziv tedavilerin başarısız olması durumunda cerrahi seçeneklere başvurulur:

    • Dakriosistorinostomi (DCR): Yetişkinlerde tıkalı gözyaşı kanalları için en sık tercih edilen cerrahi yöntemdir. Lakrimal kese ile burun boşluğu arasında yeni bir geçiş sağlanır.
    • Stent veya Silikon İntübasyon: Yeni veya mevcut kanalları açık tutmak için silikon tüpler yerleştirilir ve iyileşme süreci tamamlanınca çıkarılır.

    Son olarak tümör travma veya uzun süreli ilaç kullanımı kaynaklı tıkanıklıklarda tedavi tümörün çıkarılması veya altta yatan durumun yönetimine odaklanır.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Tedavisi Ne Zaman Yapılamaz?

    Gözyaşı kanalı bozukluklarının cerrahi tedavisi bazı durumlarda uygulanamaz çünkü belirli faktörler hasta güvenliğini tehlikeye atabilir. Bu kontrendikasyonlar arasında aktif enfeksiyonlar kan bozuklukları ciddi burun veya sinüs hastalıkları ilaç alerjileri ileri yaş kötü genel sağlık durumu tıkanıklığa neden olan tümörler ve konjenital anatomik varyasyonlar yer alır. Bu koşullarda ameliyat yapılması ciddi komplikasyon risklerini beraberinde getirebilir.

    Başlıca kontrendikasyonlar şunlardır:

    • Aktif dakriyosistit gibi enfeksiyonlar olduğunda iyileşme sürecini olumsuz etkileyebileceği için ameliyat ertelenmelidir.
    • Kanama bozukluğu olan hastalarda kan sulandırıcı tedavi alınmışsa cerrahi öncesi değerlendirme şarttır.
    • Kronik sinüzit veya büyük burun polipleri iyileşmeyi zorlaştırabilir ve bu sorunlar öncelikle tedavi edilmelidir.
    • Ciddi ilaç alerjisi olan hastalarda özellikle lokal anestezi uygulanacaksa önlem alınmalıdır.
    • Anesteziyi tolere edemeyecek durumda olan yaşlı ve ciddi komorbiditeli hastalarda cerrahi dışı çözümler düşünülmelidir.
    • Gözyaşı kanalı tıkanıklığı tümörden kaynaklanıyorsa tümör tedavisi göz önünde bulundurulmalıdır.
    • Çocuklardaki yapısal varyasyonlar cerrahi müdahaleyi zorlaştırır ve özel tedavi gerektirir.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Tedavisi Sonrası İyileşme Süreci Nasıldır?

    Ameliyat sonrası iyileşme süreci başarılı bir sonuç elde etmek ve komplikasyonları en aza indirmek için dikkatle takip edilmesi gereken adımları içerir. Ameliyat sonrası ilk bakımda hastalar hafif ağrılar yaşayabilir; bu durum genellikle reçetesiz satılan ağrı kesicilerle kontrol altına alınır. Göz çevresinde oluşabilecek şişlik ve morarma etkilenen bölgeye günde birkaç kez 15-20 dakika buz uygulaması yapılarak azaltılabilir.

    Enfeksiyon riskini önlemek amacıyla antibiyotik göz damlaları veya burun spreyleri genellikle bir ay süresince kullanılır. Ayrıca burun bölgesindeki rahatsızlığı gidermek için doktor steroidler veya burun dekonjestanları reçete edebilir.

    Ameliyat sonrası aktivite kısıtlamaları şunları içerir:

    • Bir hafta boyunca eğilme ağır kaldırma veya egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır.
    • Yorucu aktiviteler iyileşme sürecini olumsuz etkileyebileceği için tamamen iyileşene kadar önerilmez.
    • İki hafta sonra tam egzersize geri dönülebilir.

    Ancak opioid içermeyen ağrı kesiciler verildiği sürece ameliyattan sonraki gün araba kullanmaya izin verilir. Takip bakımında hastanın düzenli kontrollerine devam etmesi büyük önem taşır. Ameliyattan sonraki haftalarda yapılacak endoskopik muayenelerle gözyaşı drenaj sisteminin düzgün çalıştığı ve burun yollarında birikmiş kanın temizlendiği doğrulanır. Bu kontroller skar dokusu veya granülom gibi istenmeyen durumların erken tespit edilmesine ve hızlıca müdahale edilmesine yardımcı olur.

    Gözyaşı Kanalı Bozuklukları Nasıl Önlenir?

    Gözyaşı sistemi bozukluklarının önlenmesi hem düzenli göz hijyeni uygulamaları hem de risk faktörlerinin yönetimi ile mümkündür. Göz çevresinin ılık su ve temiz bir bezle düzenli temizlenmesi tıkanıklık ve enfeksiyon oluşumuna yol açabilecek bakteri birikimini önlemeye yardımcı olur. Ayrıca gözyaşı kanalı tıkanıklıklarının önlenmesi için kronik sinüs veya göz enfeksiyonlarının hızlı tedavi edilmesi önemlidir.

    Risk faktörlerinin yönetimi gözyaşı drenaj sistemini korumak adına oldukça kritiktir. Bu kapsamda alınabilecek önlemler şunlardır:

    • Gözyaşı sistemine zarar verebilecek travmalardan kaçınmak
    • Göz iltihabını artırabilecek duman veya kirlilik gibi etkenlere maruziyeti sınırlamak
    • Kronik göz iltihabı gibi rahatsızlıkları olanların düzenli göz doktoru kontrolüne gitmesi

    Bazı ilaçlar gözyaşı üretimini azaltarak gözyaşı fonksiyonlarını bozabilir. Bu ilaçların kontrolsüz kullanımından kaçınmak ve doktor gözetiminde kullanmak gözyaşı sistemi sağlığını koruma adına önemlidir. Konjenital nazolakrimal kanal tıkanıklığı olan bebekler için ise lakrimal keseye yapılan nazik masaj tıkanıklığın açılmasına ve enfeksiyonların önlenmesine yardımcı olabilir.

    Kuru göz sendromu gözyaşı kanalı bozukluklarının habercisi olabilir. Özellikle yaşlanma veya ilaç kullanımı nedeniyle gözyaşı üretimi azalan bireylerin yapay gözyaşı kullanarak gözyaşı filmi stabilitesini koruması önerilir. Bu şekilde gözyaşı sisteminin sağlıklı işleyişi desteklenmiş olur.

    Sıkça Sorulan Sorular

    Gözyaşı kanalı tıkanıklığı tedavisi, hastanın yaşına ve tıkanıklığın altında yatan nedene bağlı olarak değişir. Bebeklerde, durum genellikle ilk yaş içinde kendiliğinden düzelir. Bu süreçte, gözyaşı kanalı üzerine nazikçe masaj yapılması önerilebilir. Tıkanıklık devam ederse, prob, balon kateteri ile genişletme veya stent yerleştirme gibi işlemler uygulanabilir. Yetişkinlerde, tedavi seçenekleri arasında kanalı genişletme, yıkama ve cerrahi müdahale (Örneğin yeni bir gözyaşı drenaj yolu oluşturmak için yapılan dakriosistorinostomi) yer alır. Enfeksiyon varsa antibiyotik tedavisi de yapılır. Bu tedavi yöntemlerinin başarı oranı genellikle yüksektir ve lazer dakriosistorinostomi gibi cerrahilerde başarı oranı %95’e kadar çıkabilmektedir.

    Gözyaşı sistemi hastalıkları, kuru göz sendromu ve nazolakrimal kanal tıkanıklığı gibi durumlarla birlikte aşırı gözyaşı akışı (epifora), gözde yabancı cisim hissi, kaşıntı, kırmızılık, bulanık görme ve ışığa duyarlılık (fotofobi) gibi belirtilerle kendini gösterir. Ayrıca sabahları göz kapaklarının yapışması gibi belirtiler görülebilir. Enfeksiyonlar, örneğin dakriosistit, gözün iç köşesinde ağrı ve ateşe yol açabilir. Bu semptomlar günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyebilir ve tedavi gerektirir.

    Evet, kuru göz, gözyaşı sistemi hastalıklarından kaynaklanabilir. Gözyaşı filmi, mukus, sulu (aqua) ve yağlı (lipid) olmak üzere üç katmandan oluşur. Bu katmanlardan herhangi birindeki bozulma kuru göz hastalığına (KGH) yol açabilir. Meibomian bezlerinin fonksiyon bozukluğu (MGD), yağlı katmanı etkileyerek gözyaşının buharlaşmasını artırır ve bu da kuru göze neden olur. Ayrıca gözyaşı üretiminin yetersiz olduğu sulu gözyaşı eksikliği (ATD), Sjögren sendromu gibi otoimmün hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabilir. Sjögren sendromu olan kişilerin yaklaşık %95’inde kuru göz şikayetleri görülmektedir. Bunun dışında bazı ilaçlar, hormonal değişiklikler ve sistemik hastalıklar da gözyaşı üretimini veya kalitesini bozarak kuru göze yol açabilir.

    Gözyaşı kanalı cerrahileri, özellikle dakriosistorinostomi (DCR), yüksek başarı oranlarına sahiptir. Dış DCR prosedürleri, açık gözyaşı kanalı tıkanıklığı olan hastalarda %90 ila %95 arasında başarı oranları göstermektedir. Endoskopik endonazal DCR, minimal invaziv bir yaklaşım olarak da %90’ın üzerinde başarı sağlar. Lazer destekli DCR yöntemleri, anatomik ve fonksiyonel sonuçları içeren yaklaşık %95’lik başarı oranları ile dikkat çeker. Ancak transkanaliküler lazer DCR işlemlerinin başarı oranı biraz daha düşük olup, %87 civarındadır. Pediatrik vakalarda doğuştan gelen nazolakrimal kanal tıkanıklığına yönelik sondalama işlemleri, çocuğun yaşı ve duruma bağlı olarak %80 ile %95 arasında değişen başarı oranları sunmaktadır. Genel olarak, gözyaşı kanalı cerrahileri, gözyaşı drenajını düzeltme ve ilgili semptomları hafifletme konusunda etkili ve başarılıdır.

    Gözyaşı sistemi hastalıkları, genetik faktörlere sahip olabilir. Örneğin Sjögren sendromu, kuru göz ve ağız semptomlarına yol açan otoimmün bir hastalık olup, genetik yatkınlıkla ilişkilidir ve kadınlarda erkeklere oranla 16:1 gibi belirgin bir cinsiyet farkı gösterir. Bu fark, genetik faktörlerin ve hormonel farklılıkların etkisini işaret eder. Ayrıca kolajen gibi dış hücre matrisi proteinlerini kodlayan genlerdeki varyasyonlar, gözyaşı sistemi üzerinde etkili olabilecek yumuşak doku yaralanmalarına yatkınlığı artırabilir. Ancak gözyaşı sistemi hastalıklarının genetik temeli tam olarak anlaşılamamıştır.

    Gözyaşı sistemi rahatsızlıkları için bir göz sağlığı ve hastalıkları uzmanına, yani bir oftalmoloğa başvurmanız gerekmektedir. Bu uzmanlar, gözyaşı kanallarınızda veya bezlerinizde oluşabilecek tıkanıklık, enfeksiyon ya da kuruluk gibi sorunların teşhis ve tedavisinde size yardımcı olacaktır. Gözlerinizde sürekli bir sulanma, batma hissi veya tekrarlayan enfeksiyonlar fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir göz doktoruna görünmeniz önemlidir. Erken teşhis, tedavinin başarısı için oldukça değerlidir ve göz sağlığınızın korunmasına yardımcı olur. Uygun tedavi yöntemi, doktorunuzun yapacağı detaylı muayene sonucunda belirlenecektir.

    Son Yazılar

    Göz Altı Torbası Ameliyatı Olanların Yorumları & Şikayetleri

    Dr. Berkay Akmaz » Genel » Göz Altı Torbası Ameliyatı Olanların Yorumları & ŞikayetleriGöz altı [...]

    Devamını Oku
    Göz Kayması Ameliyatı Olanların Yorumları & Şikayetleri

    Dr. Berkay Akmaz » Göz Sağlığı » Göz Kayması Ameliyatı Olanların Yorumları & ŞikayetleriGöz kayması [...]

    Devamını Oku
    Akıllı Lens Taktıranların Yorumları & Şikayetleri

    Dr. Berkay Akmaz » Akıllı Lens » Akıllı Lens Taktıranların Yorumları & ŞikayetleriAkıllı lens taktıranların [...]

    Devamını Oku
    Lazer Göz Ameliyatı Olanların Yorumları & Şikayetleri

    Dr. Berkay Akmaz » Akıllı Lens » Lazer Göz Ameliyatı Olanların Yorumları & ŞikayetleriLazer göz [...]

    Devamını Oku
    Göz Kapağı Ameliyatı Olanların Yorumları & Şikayetleri

    Dr. Berkay Akmaz » Göz Kapağı » Göz Kapağı Ameliyatı Olanların Yorumları & ŞikayetleriGöz kapağı [...]

    Devamını Oku
    Katarakt Ameliyatı Olanların Yorumları & Şikayetleri

    Dr. Berkay Akmaz » Katarakt » Katarakt Ameliyatı Olanların Yorumları & ŞikayetleriKatarakt ameliyatı olan hastaların [...]

    Devamını Oku
    Gözde Et Büyümesi Neden Olur?

    Dr. Berkay Akmaz » Göz Sağlığı » Gözde Et Büyümesi Neden Olur?Gözde et büyümesi, tıp [...]

    Devamını Oku
    Pinguekula Nedir? Pinguekula Neden Olur?

    Dr. Berkay Akmaz » Göz Sağlığı » Pinguekula Nedir? Pinguekula Neden Olur?Pinguekula, gözün beyaz kısmında [...]

    Devamını Oku

    Galeri