İzmir’de pterygium cerrahisi yapan göz doktorlarından biri olan Doç. Dr. Berkay Akmaz, göz sağlığınızı korumak için etkili ve güvenli tedavi yöntemleri sunmaktadır. Pterygium, gözün beyaz kısmında, genellikle güneşe maruz kalma veya çevresel faktörlerden kaynaklanan, damarlaşmış etli bir büyümedir. Tedavi edilmediğinde görmeyi etkileyebilir ve rahatsızlık verebilir.
Pterygium cerrahisi, büyüyen dokuya müdahale ederek bu etli dokuyu gözden alır. Doku yapıştırıcılı teknik, iyileşme sürecini hızlandırmak için, cerrahi alanda dikiş kullanılmadan yapıştırıcı maddelerle müdahale eder. Greftli teknik ise, göz kapağından veya başka bir bölgeden alınan dokunun, çıkarılan pterygium bölgesine nakledilmesiyle gerçekleştirilir. Bu yöntemler, hastaların iyileşme sürecini hızlandırırken, yeniden oluşum riskini de azaltır.
Cerrahi sonrası süreç genellikle hızlıdır, ancak hastalar birkaç gün içinde rahatlamaya başlarlar. Gözde hafif bir şişlik ve rahatsızlık olabilir, ancak Doç. Dr. Berkay Akmaz, hastalarını yakından takip ederek tedavi sürecinde gerekli desteği sağlar.
Pterygium Cerrahisi (Doku Yapıştırıcılı Ve Greftli) süreci, sonrası dikkat edilmesi gerekenler ve 2025 Pterygium Cerrahisi (Doku Yapıştırıcılı Ve Greftli) fiyatları hakkında bilgi almak için iletişime geçebilir ya da İzmir, Konak'taki kliniğimizi ziyaret edebilirsiniz.

Sertifikalar
Tanım | Pterjiyum, gözün konjonktivasından korneaya doğru uzanan üçgen şeklinde bir doku büyümesidir; halk arasında “göz eti” olarak da bilinir. |
Belirtiler | Gözde kızarıklık, tahriş, yanma, kaşıntı, yabancı cisim hissi, ileri vakalarda görme bozukluğu. |
Nedenleri | Uzun süreli ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalma, tozlu veya rüzgârlı ortamlarda çalışma, kuru göz sendromu. |
Risk Faktörleri | Ekvatora yakın bölgelerde yaşama, açık havada çalışma, erkek cinsiyet, genetik yatkınlık. |
Tanı Yöntemleri | Göz muayenesi, yarık lamba biyomikroskopisi, görme keskinliği testi. |
Tedavi Seçenekleri | Lubrikan (nemlendirici) göz damlaları, anti-inflamatuar damlalar, cerrahi müdahale. |
Cerrahi İndikasyonları | Görme eksenini kapatan pterjiyum, kozmetik rahatsızlık, sık iltihaplanma, kontakt lens kullanımını engelleme. |
Cerrahi Yöntemler | Eksizyon ve Otogreft Tekniği: Pterjiyumun çıkarılıp yerine hastanın kendi konjonktivasından alınan greftin yerleştirilmesi; Amniyotik Membran Transplantasyonu; Mitomisin-C Uygulaması. |
Operasyon Süresi | Yaklaşık 30-45 dakika sürer ve lokal anestezi altında gerçekleştirilir. |
İyileşme Süreci | İlk birkaç gün hafif ağrı ve rahatsızlık olabilir; tam iyileşme genellikle 2-4 hafta sürer. |
Riskler ve Komplikasyonlar | Nüks etme (tekrarlama) riski, enfeksiyon, skar oluşumu, korneal bulanıklık, astigmatizm. |
Nüks Oranı | Cerrahi tekniğe bağlı olarak değişir; otogreft yönteminde nüks oranı %5-10 arasındadır, basit eksizyonda ise daha yüksektir. |
Ameliyat Sonrası Bakım | Antibiyotikli ve steroidli göz damlalarının kullanımı, gözün ovalanmasından kaçınma, güneş ışığından korunma, düzenli doktor kontrolleri. |
Önleme | UV korumalı güneş gözlüğü kullanımı, tozlu ve rüzgârlı ortamlarda göz koruması, yapay gözyaşı damlalarıyla göz yüzeyinin nemlendirilmesi. |
Alternatif Tedaviler | İlaç tedavisi semptomları hafifletebilir ancak pterjiyumu küçültmez; cerrahi genellikle en etkili tedavi yöntemidir. |
Sosyal ve İşlevsel Etki | Görme kalitesini düşürebilir, estetik rahatsızlığa yol açabilir, günlük aktiviteleri etkileyebilir. |
Başarı Oranı | Deneyimli cerrahlar tarafından uygulandığında yüksek başarı ve düşük nüks oranına sahiptir. |
Teknoloji ve Gelişmeler | Dikişsiz Ameliyat Teknikleri ve Fibrin Yapıştırıcılar iyileşme sürecini hızlandırır ve hasta konforunu artırır. |
Sigorta Kapsamı | Tıbbi gereklilik durumunda genellikle sigorta tarafından karşılanır. |
Dikkat Edilmesi Gerekenler | Ameliyat sonrası doktorun önerilerine uymak, belirtilen damlaları düzenli kullanmak, kontrol randevularını aksatmamak. |
Yaşam Tarzı Önerileri | Güneşe maruz kalmayı sınırlamak, suni gözyaşı kullanmak, sigaradan uzak durmak. |
Etkilenen Yaş Grubu | Genellikle 20-50 yaş arası yetişkinlerde daha sık görülür. |
Pterygium Cerrahisi (Doku Yapıştırıcılı Ve Greftli) Nedir?
Pterygium cerrahisi, gözün beyaz kısmından korneaya doğru uzanan et benzeri dokunun alınmasını amaçlayan bir işlemdir. Doku yapıştırıcılı ve greftli yöntemde, çıkarılan dokunun yerine hastanın kendi konjonktivasından alınan bir greft yerleştirilir ve bu greft, dikiş yerine özel bir biyolojik yapıştırıcı ile sabitlenir. Bu yöntem, hem iyileşme süresini kısaltır hem de tekrarlama riskini azaltır.
Pterygium Cerrahisi Nasıl Yapılır?
Pterjium cerrahisi birkaç farklı teknikle uygulanarak nüks oranlarını azaltmayı hedefler. Bunlar arasında en basit yöntem olan Çıplak Sklera Tekniği (BSR) pterjiumun çıkarılmasını ve skleranın doğal iyileşmesine bırakılmasını içerir. Ancak yüksek nüks oranı nedeniyle günümüzde daha az tercih edilir.
Konjonktival Otogreft (CAU) pterjium eksizyonundan sonra hastanın kendi konjonktivasından alınan greftin skleral alana nakledilmesi ile yapılır. Bu yöntem eksize edilen alanı sağlıklı konjonktiva dokusu ile kaplayarak fibroblastik proliferasyonu baskılar ve tekrarlama riskini azaltır. Normal bir konjonktival yüzey oluşturduğu için başarı oranı yüksektir.
Diğer bir teknik olan Amniyotik Membran Grefti (AMG) sklerayı kapatmak ve iltihabı azaltmak için amniyon membran kullanır. Özellikle konjonktival otogreftin uygun olmadığı durumlarda yararlıdır. AMG yara iyileşmesini destekler ve skar oluşumunu engeller.
Bazı durumlarda cerrahlar Mitomisin-C (MMC) adında bir antimetabolit kullanarak fibroblast aktivasyonunu inhibe eder. MMC nüksü azaltmak amacıyla intraoperatif olarak uygulanır. Fibrovasküler büyümeyi baskılayarak pterjiumun yeniden oluşma riskini düşürür. Genellikle CAU veya AMG ile kombine edilir.
Son olarak modern tekniklerden biri olan Temas İnhibisyonu konjonktival dokunun düzgün bir şekilde dikilmesini içerir. Bu teknik boşluk kalmamasını sağlayarak hücrelerin proliferasyonunu engeller ve nüks olasılığını azaltır.
7/24 WhatsApp İçin Tıklayın!
Pterygium Cerrahisi Ne Zaman Yapilmalidir?
Pterjium cerrahisi pterjiumun belirli durumlarda sorun yaratması halinde tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Özellikle görme bozukluğu olan hastalar için önemlidir. Çünkü büyüme korneaya doğru ilerlediğinde görmeyi engelleyebilir ve astigmatizma gibi görme kusurlarına yol açabilir. Kozmetik kaygılar ise bazı hastaların ameliyat talebinde bulunmasına neden olur. Çünkü pterjium gözün görünümünü etkileyebilir ve rahatsızlık yaratabilir.
Bununla birlikte pterjium progresif büyüme gösteriyorsa cerrahi müdahale gerekebilir. Çünkü bu durum zamanla daha ciddi komplikasyonlar oluşturabilir. Kalıcı göz tahrişi kızarıklık yabancı cisim hissi veya kuruluk gibi oküler yüzey rahatsızlıkları da cerrahi için önemli belirtilerdendir.
Ameliyat endikasyonları şunları içerir:
- Kornea tutulumu: Pterjium 3 mm’den fazla korneaya yayılmışsa veya önemli kornea değişikliklerine neden oluyorsa müdahale gerektirir.
- Oküler motilite kısıtlaması: Nadir de olsa büyüme göz hareketlerini kısıtlayabilir ve ameliyatla giderilmesi gerekli olabilir.
- Malignite şüphesi: Anormal büyüme veya renk değişimi belirtileriyle malignite riski taşıyan pterjiumlar cerrahiyle alınır.
Cerrahi bu belirtiler günlük yaşamı etkilediğinde veya büyüme tedavi edilmezse oküler komplikasyon riskinin artması durumunda önerilir. Ayrıca nüks riskini azaltmak için konjonktival otogreft ve mitomisin-C gibi adjuvan tedaviler kullanılır. Bu yöntemler ameliyat sonrası yeniden büyüme ihtimalini düşürmekte etkili olabilir.
Pterygium Cerrahisi Kimler İçin Uygun Değildir?
Pterjium cerrahisi bazı durumlarda hasta için uygun olmayabilir. Bu tür kontrendikasyonlar ameliyatın risklerini artırabilecek veya iyileşme sürecini tehlikeye atabilecek faktörleri içerir. İşte pterjium cerrahisinin önerilmediği durumlar:
- Aktif Oküler Enfeksiyonlar: Göz yüzeyinde mevcut olan konjonktivit ya da keratit gibi enfeksiyonlar pterjium cerrahisini riskli hale getirebilir. Çünkü enfeksiyon ameliyat sonrası iyileşmeyi olumsuz etkileyebilir.
- Şiddetli Kuru Göz Sendromu: Şiddetli kuru göz sorunları yaşayan hastalar ameliyat sonrasında kuruluğun artması rahatsızlık hissi ve greft tutunma problemleri ile karşılaşabilir. Bu nedenle böyle durumlarda ameliyata dikkatle yaklaşılması gerekir.
- Otoimmün Hastalıklar: Romatoid artrit veya Sjögren sendromu gibi otoimmün hastalıklar yara iyileşmesini zorlaştırabilir. Bu tür durumlarda ameliyat sonrası komplikasyon riskinin yüksek olması nedeniyle cerrahi müdahale genellikle önerilmez.
- Kontrolsüz Sistemik Hastalıklar: Diyabet veya hipertansiyon gibi kontrolsüz sistemik hastalıkları olan kişiler pterjium cerrahisi sırasında enfeksiyon ve greft başarısızlığı riskini artırabilir. Bu yüzden bu tür hastalıklara sahip olanlarda dikkatli bir değerlendirme yapılmalıdır.
- Yakın Zamanda Geçirilmiş Oküler Ameliyat: Kısa süre önce göz ameliyatı geçirmiş olan bireylerde yeni bir cerrahi müdahale skar oluşumu ya da greft başarısızlığı riskini artırabilir.
- Kanama Bozuklukları: Koagülopati gibi kanama bozukluklarına sahip hastalar ameliyat sırasında aşırı kanama riski taşıyabilir. Dolayısıyla bu tür vakalarda dikkatli bir risk değerlendirmesi önemlidir.
Pterygium Cerrahisi Nasıl Uygulanır?
Pterjium cerrahisi öncelikle pterjiumun büyüklüğüne ve konumuna göre işlem hazırlıkları yapılarak başlar. Cerrah lokal anestezi uyguladıktan sonra pterjiumu çıkarmak için özel cerrahi aletler kullanır. Bu işlemler sırasında pterjium dokusu kornea ve konjonktiva yüzeylerinden dikkatlice ayrılır. Böylelikle altta kalan Tenon kapsülü çıkarılarak nüks riski en aza indirilir.
Pterjiumun tamamen çıkarılmasından sonra kornea yüzeyi pürüzsüz hale getirilir. Cerrah nüks riskini daha da azaltmak için iki farklı greftleme tekniğinden birini seçebilir:
- Konjonktival Otogreft: Üst göz kapağının altından alınan konjonktiva dokusu eksize edilen alana yerleştirilir. Greft dikiş veya fibrin yapıştırıcısıyla sabitlenir.
- Amniyotik Membran Nakli: Büyük pterjium vakalarında insan plasentasından elde edilen amniyotik membran defektin üzerine yerleştirilir ve iyileşme sürecini destekler.
Kapatma işlemi tamamlandıktan sonra greft dikişler veya doku yapıştırıcı ile sabitlenir. Bu işlemde doku yapistiricilarin kullanilmasi ameliyat sonrasi hasta konforunu cok arttirmaktadir. O sebeple doku yapistiricisi kullanmak maliyeti arttirmasina rağmen hasta konforunu ve basari oranini arttirmaktadir. Ardından koruma amaçlı olarak gözün üzerine bir kalkan yerleştirilir.
Pterygium Cerrahisinin Yan Etkileri Nelerdir?
Pterjium cerrahisinden sonra hastaların karşılaşabileceği çeşitli yan etkiler ve komplikasyonlar bulunur. Bunlar arasında yaygın olarak kızarıklık tahriş göz yaşarması ve rahatsızlık hissi yer alır. Ayrıca ameliyat sonrası bulanık görme ve ışığa duyarlılık görülebilir. Bu etkiler genellikle geçici olup uygun bakım ile azalır. Kuru göz ise işlem sırasında gözyaşı filminin etkilenmesi nedeniyle sık rastlanan bir durumdur. Hastalar bu rahatsızlığı gidermek için suni gözyaşı damlaları kullanabilirler.
Bazı hastalar iyileşme sürecinde gözde yabancı cisim hissi yaşayabilir. Bu his çoğunlukla zamanla azalır fakat bazı durumlarda kalıcı olabilir. Uzun vadeli riskler arasında korneanın şeklinde değişiklikle ortaya çıkan astigmat bulunur. Astigmatın gelişmesi halinde gözlük kontakt lens veya gerekirse ek cerrahi işlemlerle düzeltme sağlanabilir.
Yaygın Yan Etkiler:
- Kızarıklık ve tahriş
- Göz yaşarması ve rahatsızlık
- Bulanık görme ve ışığa duyarlılık
- Kuru göz
- Yabancı cisim hissi
Önemli bir diğer uzun vadeli risk ise pterjiumun tekrar büyümesidir. Konjonktival otogreft gibi yeni teknikler bu riski azaltmakta etkili olsa da tamamen ortadan kaldıramaz.
Enfeksiyon riski de mevcuttur ve kızarıklık ağrı ve akıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu durumda hızlı antibiyotik tedavisi gereklidir. Ayrıca ameliyat sonrası yara dokusu oluşumu korneayı etkileyebilir. Daha nadir durumlarda kornea incelmesi veya delinmesi görülebilir ve simblefaron olarak bilinen komplikasyon konjonktivanın korneaya yapışmasına yol açabilir.
Pterygium Cerrahisi Ne Kadar Başarılıdır?
Pterjium cerrahisinin başarı oranları kullanılan tekniklerin yanı sıra hastanın özelliklerine ve ameliyat sonrası bakıma bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Başarı genellikle üç ana faktörle değerlendirilir: nüks oranları kozmetik sonuçlar ve uzun dönem etkiler.
- Nüks Oranları: Pterjium cerrahisinde nüks önemli bir zorluk teşkil eder. Nüks oranları cerrahi teknik ve kullanılan yöntemlere göre %5 ile %88 arasında değişkenlik gösterir. Konjonktival otogreft (CAG) gibi yöntemler nüksü %5 ile %20 arasında sınırlayarak etkili sonuçlar sağlar. Bu yöntemin mitomisin C (MMC) ile kombine edilmesi nüks oranlarını %5-10 seviyesine kadar düşürebilir. Gelişmiş bir teknik olan P.E.R.F.E.C.T. yapılan çalışmalarda %1’in altında nüks oranıyla en başarılı yöntemlerden biri olarak öne çıkar.
- Kozmetik Sonuçlar: Kozmetik açıdan tatmin edici sonuçlar cerrahinin başarısında önemli bir rol oynar. Femtosaniye lazer destekli cerrahi ve konjonktival otogreft kombinasyonu hastaların %93’ünde iyi ila mükemmel kozmetik sonuçlar sunar. Kötü kozmetik sonuçlar ise yalnızca %3 oranında gözlemlenir ve bu durum genellikle pterjiumun eksik çıkarılmasından kaynaklanır.
- Uzun Dönem Sonuçlar: Uzun dönem gözlemler çoğu nüks vakasının ameliyattan sonraki ilk 6 ay içinde meydana geldiğini göstermektedir. Konjonktival otogreft tekniği uzun vadede nükse karşı kalıcı koruma sağlayarak birçok vakada standart yöntem olarak kabul görmektedir.
Pterygium Cerrahisine Nasıl Hazırlanılır?
Pterjium cerrahisine hazırlanırken hastanın risk faktörlerini ve genel sağlık durumunu değerlendirmek esastır. Öncelikle tekrarlayan pterjium vakalarında güneşe aşırı maruz kalmanın nüksle ilişkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle hastaya ameliyat öncesinde aşırı güneş ışığından kaçınması ve koruyucu gözlük kullanması tavsiye edilir. Ayrıca kapsamlı bir oftalmolojik muayene ile pterjiumun boyutu kalınlığı ve konumunun belirlenmesi önemlidir.
Pterjiumun durumu ve vaskülaritesi hakkında bilgi edinmek için aşağıdaki adımlar izlenir:
- Pterjiumun kalınlığı ve vaskülaritesi değerlendirilir.
- Yarık lamba muayenesi gibi görüntüleme testleri yapılır.
Ameliyat öncesi ilaç tedavisi iltihaplı pterjium vakalarında önem arz eder. Özellikle iltihabı azaltmak için anti-inflamatuar göz damlaları (örneğin kortikosteroidler) önerilebilir. Ayrıca bazı durumlarda nüks riskini düşürmek amacıyla topikal mitomisin-C (MMC) uygulaması düşünülür. Bu uygulamalar ameliyat sonrası daha hızlı iyileşme sağlamak ve komplikasyonları azaltmak için önem taşır.
Hastanın yaşam tarzı da pterjium cerrahisi hazırlık sürecinde dikkate alınmalıdır. Göz sağlığına yönelik olarak açık hava aktivitelerini sınırlaması UV koruyucu güneş gözlüğü ve geniş kenarlı şapka kullanması önerilir. Enfeksiyon riskine karşı ameliyat öncesinde antibiyotik profilaksisi uygulanması düşünülebilir ve bu cerrahın hastanın risk değerlendirmesine göre belirlenir.
Pterygium Cerrahisi Sonrası Bakım Nasıl Olmalı?
Pterjium cerrahisi sonrasında uygun bakım iyileşme sürecini destekler ve komplikasyonları önler. İlk olarak ilaç kullanımı dikkatle takip edilmelidir. Ameliyat sonrası doktorun reçete ettiği antibiyotik ve anti-enflamatuar göz damlaları enfeksiyon riskini azaltır ve iltihaplanmayı kontrol eder. Steroid göz damlaları ise iltihabı baskılamak için kademeli bir dozda reçete edilir. Ağrı ve rahatsızlık hissi normal kabul edilir ve bunun yönetimi için bazı önlemler alınmalıdır.
- Ağrı Yönetimi: Hafif ağrıyı gidermek için doktorun önerdiği ağrı kesiciler kullanılabilir. Soğuk kompresler ve suni gözyaşları da rahatsızlığı hafifletir.
- Koruma Önlemleri: Gözlerin güneş ışığından korunması şarttır. UV ışınlarını engelleyen güneş gözlükleri tercih edilmelidir. Toz duman ve rüzgar gibi çevresel tahriş edicilerden uzak durulmalıdır.
Ayrıca göz hijyenine özen gösterilmelidir. Özellikle ilk günlerde doğrudan dokunmaktan kaçınılmalı göz çevresi doktorun belirttiği şekilde nazikçe temizlenmelidir. Uyku sırasında göz kalkanı takmak gözün korunmasına yardımcı olur.
- Kontrol Randevuları: Oftalmolog ile planlanan takip randevularına katılım önemlidir. Bu sayede iyileşme süreci izlenir ve herhangi bir komplikasyon durumunda erken müdahale yapılır.
Son olarak tekrarlamayı önlemek için nemlendirici göz damlaları kullanılır ve uzun süre güneşten kaçınılır. Bazı hastalar risk faktörlerine bağlı olarak uzun süreli anti-enflamatuar tedaviye devam edebilir.
Pterygium Cerrahisine Karşı Direnç Nasıl Gelişir?
Pterjium cerrahisi sonrasında gelişen direnç mekanizmaları yüksek nüks oranlarına yol açan karmaşık süreçlerle karakterizedir. Pterjiumun tekrarlama nedenleri birçok biyolojik ve moleküler faktöre dayanır. İlk olarak fibrovasküler proliferasyon ve enflamasyon süreçleri cerrahiyi takiben devam edebilir ve nüks riskini artırır.
Özellikle VEGF ve TGF-β gibi büyüme faktörleri doku yenilenmesi ve anjiyogenez süreçlerinde önemli rol oynar. Pterjium dokusundaki bu moleküllerin aşırı ekspresyonu pterjiumun tekrarlamasına katkıda bulunur. Aynı zamanda kronik inflamatuar durum kornea ve konjonktiva dokularında pro-inflamatuar ortamı güçlendirir.
Bir diğer direnç mekanizması p53 geninin disregülasyonu ile ilgilidir. Bu tümör baskılayıcı gen normalde hücre döngüsü düzenlemesi ve apoptozu tetikler. Ancak pterjium dokusunda p53’ün fonksiyonu bozulabilir ve hücre ölümünü engelleyen bir ortam yaratır. P53 aktivitesinin azalması anormal hücre proliferasyonuna yol açar. Ek olarak MDM2 proteini p53’ü daha da baskılar. Bu durum ameliyat sonrasında hücrelerin hayatta kalma ve çoğalma yeteneğini artırır.
Büyüme faktörleri ve siklinler de nüks sürecinde önemli rol oynar. Siklin D1 ve p27 gibi hücre döngüsü proteinlerinin bozulmuş ekspresyonu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına neden olur. Ayrıca VEGF ve FGF gibi büyüme faktörleri neovaskülarizasyonu destekleyerek pterjiumun yeniden büyümesini kolaylaştırır.
UV radyasyonuna maruz kalma ve oksidatif stres pterjium nüksünün diğer önemli nedenleri arasındadır. UV ışınları hücrelerde DNA hasarına ve enflamasyona yol açarak ameliyat sonrası nüks riskini artırır. Oksidatif stres pterjium dokusunda kalıcı hasar yaratır.
Ameliyat tekniklerinin etkisi de önemlidir. Özellikle çıplak sklera eksizyonu yöntemi diğer cerrahi tekniklere göre daha yüksek nüks oranlarına sahiptir. Konjonktival otogreftleme veya amniyotik membran grefti gibi tekniklerin nüks oranlarını düşürme olasılığı daha yüksektir. Ek olarak antimetabolitlerin kullanımı nüks riskini azaltabilir ancak bu tedaviler bazı yan etkiler taşıyabilir.
Diğer yandan hastaya özgü faktörler de pterjiumun tekrarlama ihtimalini etkiler. Özellikle genç hastalarda veya daha büyük pterjium vakalarında nüks olasılığı yüksektir.
Sıkça Sorulan Sorular
Pterygium hastalığının belirtileri nelerdir?
Pterygium, halk arasında “göz siniri” olarak bilinen, konjonktivanın benign bir büyümesidir ve korneaya doğru uzanır. Belirtiler genellikle kızarıklık, tahriş, kuruluk ve gözde yabancı cisim hissi şeklinde olur. Pterygium ilerledikçe, kornea yüzeyine etkisi nedeniyle bulanık görme veya astigmatizma gibi görsel bozukluklara yol açabilir. İleri aşamalarda, büyüme gözbebeklerini kapatarak ciddi görme kaybına neden olabilir. Ayrıca görsel olarak belirgin olması nedeniyle hastalar kozmetik endişeler de yaşayabilir. Pterygium cerrahisi, doku yapıştırıcılı veya greftli yöntemlerle yapılabilir.
Doku yapıştırıcılı cerrahi yöntemi ne kadar etkilidir?
Doku yapıştırıcısı (fibrin yapıştırıcı) kullanılarak yapılan pterygium cerrahisi, geleneksel dikiş yöntemlerine göre bazı avantajlar sunmaktadır. Çalışmalar, doku yapıştırıcısı kullanılan grupta tekrarlama oranının %5.3 iken, dikişli grupta %13.5 olduğunu göstermektedir. Fibrin yapıştırıcı, cerrahi süreyi kısaltmakta ve postoperatif iltihaplanmayı azaltarak hasta konforunu artırmaktadır. Ancak bazı çalışmalar, fibrin yapıştırıcısının greft yırtılması, büzülmesi ve granulom oluşumu gibi komplikasyonlarla ilişkili olabileceğini bildirmektedir. Genel olarak, fibrin yapıştırıcı, tekrar görülme oranlarını azaltmada ve hasta konforunu iyileştirmede avantajlı olsa da potansiyel komplikasyonlar dikkate alınmalıdır.
Pterygium tekrar etme riski var mıdır?
Pterygium cerrahisi, nüks riski taşır ve bu risk cerrahi yöntemlere ve hastanın özelliklerine göre değişir. Pterygium cerrahisi sonrası nüks oranları, kullanılan tekniğe bağlı olarak %6,7 ile %88 arasında değişmektedir. Örneğin sadece sklera açma (bare sclera) tekniği ile yapılan cerrahilerde nüks oranı %38 ile %88 arasında iken, konjonktival otogreft (CAU) ve mitomisin C (MMC) kombinasyonu ile yapılan cerrahilerde nüks oranı daha düşüktür; bazı çalışmalarda CAU + MMC ile sıfır nüks görülürken, sadece CAU ile %17,7, amniyotik membran grefti (AMG) + MMC ile %45,5, yalnızca AMG ile %80 nüks oranı gözlemlenmiştir. Ayrıca 40 yaş altı genç hastalarda nüks riski daha yüksektir.
Greftli cerrahi yöntemi kimler için uygundur?
Pterygium cerrahisi, özellikle görme kaybı, astigmatizm ya da şiddetli göz tahrişi yaşayan, konservatif tedavilerle iyileşmeyen ya da estetik kaygıları olan hastalar için uygundur. Greftli yöntemler, pterygiumun tekrar etmesini engellemek amacıyla genellikle konjonktival otogreft (kendi göz dokusundan alınan doku) kullanılarak yapılır. Bu yöntem, özellikle birincil pterygium vakalarında ve tekrarlayan vakalarda tercih edilir. Ancak geniş konjonktival skarları veya yeterli doku verici alanı olmayan hastalar için uygun olmayabilir. Bu tür durumlar için amniyotik zar gibi alternatif greftleme teknikleri uygulanabilir. Cerrahi yöntem seçimi, hastanın durumu ve göz geçmişine göre kişiye özel belirlenir.
Pterygium cerrahisi sonrası iyileşme süreci nasıldır?
Pterygium cerrahisinden sonra hastalar genellikle rahatsızlık, kızarıklık ve sulanma hissederler, ancak bu belirtiler genellikle birkaç gün içinde azalır. Tam iyileşme süreci birkaç hafta sürebilir. Cerrahi sonrası göz damlaları kullanmak, iltihaplanmayı azaltmak ve enfeksiyonu önlemek için önemlidir. Gözleri ovuşturmamak, koruyucu güneş gözlüğü takmak ve tozdan, rüzgardan kaçınmak gereklidir. Ayrıca ilk haftalarda ağır fiziksel aktivitelerden ve yüzmeden kaçınılmalıdır. Kontrol randevularına düzenli gitmek ve doktorun tavsiyelerine uymak, iyileşme sürecinin sorunsuz geçmesini sağlar ve nüks riskini azaltır.