Katarakt ameliyatı, günümüzde en güvenli cerrahi işlemlerden biri olarak kabul edilse de bazı riskler barındırır. Enfeksiyon, kanama, göz içi basınç artışı ve kornea ödemi olası komplikasyonlar arasında yer alır. Bu riskler düşük orandadır ancak takip gerektirir.

Arka kapsül yırtılması, göz içine yerleştirilen lensin kayması veya retina dekolmanı gibi komplikasyonlar nadiren görülebilir. Ameliyat deneyimli ellerde yapıldığında bu riskler daha da azalır. Hastanın cerrahi öncesi değerlendirmesi önem taşır.

Katarakt cerrahisi sonrası gözde hafif kızarıklık, batma hissi veya bulanık görme geçici olarak gelişebilir. Ancak kalıcı şikâyetler görüldüğünde acil değerlendirme yapılması gerekir. Düzenli kontroller, olası komplikasyonların erken tespitini sağlar.

Risklerin en aza indirilmesi için hijyen kurallarına uyulması, ameliyat sonrası damla tedavisinin düzenli kullanılması ve kontrol randevularına gidilmesi gerekir. Bu şekilde cerrahinin başarısı ve güvenliği artırılır.

Katarakt Ameliyatının En Sık Görülen Riskleri Nelerdir?

Katarakt ameliyatı genellikle güvenli olarak kabul edilir ve başarı oranı oldukça yüksektir. Ancak tıp dünyasında “düşük” olarak tanımlanan ihtimaller dahi hastalar için stres kaynağı olabilir. Ameliyat sonrasında en yaygın görülen sorunlar arasında:

  • Geçici Görme Bulanıklığı ve Kuru Göz: Ameliyatın ilk günlerinde veya haftalarında gözdeki doğal iyileşme süreci nedeniyle bulanık görüş, yanma ve batma gibi şikâyetler olabilir. Bu durum gözün kendini toparlama ve yeni merceğe uyum sağlama çabasının bir yansımasıdır. Genellikle suni gözyaşı damlaları veya doktorun önerdiği diğer ilaçlar yardımıyla birkaç hafta içinde kontrol altına alınır.
  • Kornea Ödemi: Ameliyat sırasında veya sonrasında gözdeki ön yapıların sıvı dengesinde bozulma yaşanabilir. Bu bozulma sonucu korneada (gözün en ön saydam tabakası) hafif şişme meydana gelir. İstatistiksel olarak hastaların yaklaşık %15’inde rastlanabilecek bu durum çoğu zaman geçicidir. Kurumuş bir süngerin suya sokulup şişmesi gibi düşünün; göz dokuları da ameliyatın etkisiyle sıvı tutabilir. Genelde uygun ilaçlar ve istirahatle birkaç günde veya haftada normale döner.
  • Makula Ödemi (Cystoid Macular Edema/CME): Merceğin çıkarılması ve yapay merceğin yerleştirilmesi sırasında göz içi sıvı hareketleri ve mikroskobik damar sızıntıları makula bölgesinde (görmeyi en net algıladığımız kısım) şişmeye neden olabilir. Yaklaşık %6 civarında görülen bu durum bulanık görüşe veya görüntüde dalgalanmalara yol açabilir. Doktorun vereceği ödem çözücü damlalar ve bazen ek tedaviler bu sorunu genellikle çözebilir.
  • Retina Dekolmanı (Ayrılması): Nadir görülür ancak en endişe verici komplikasyonlardan biridir. Gözün içini dolduran jöle kıvamındaki vitreus sıvısındaki değişimler ve cerrahi sırasında oluşan mikro yırtıklar, retina dokusunun gözün arka duvarından ayrılmasına yol açabilir. Binde bir gibi düşük oranlar telaffuz edilse de tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına neden olabileceği için dikkatli takip ve hızlı müdahale gerekir.
  • Dikiş Yerinde Açılma (Wound Leak): Bıçak kesiği gibi düşünün; ameliyat kesileri her zaman sıfır hatayla iyileşmeyebilir. Bazı olgularda (örneğin %7 civarında) ameliyat dikiş alanında sıvı sızıntısı yaşanabilir. Bu durum yeni bir sütur (dikiş) gerektirebilir ancak erken fark edilip müdahale edildiğinde çoğunlukla ciddi bir problem teşkil etmez.

Katarakt Ameliyatı Göz Enfeksiyonu veya Kanamaya Yol Açabilir mi?

Enfeksiyon ve kanama, vücudun herhangi bir cerrahi girişimde verebileceği en önemli tepkilerdendir. Ancak katarakt ameliyatında bu komplikasyonlar seyrek görülür.

Ciddiyet açısından bakıldığında belki de en korkulan tablodur çünkü göz içinde oluşan şiddetli iltihaplanma, hızlı ve agresif bir tedavi gerektirir. Ameliyat sırasında göz içerisine antibiyotik enjeksiyonu veya damla şeklinde uygulamalar genellikle yapıldığı için bu risk olabildiğince minimize edilir. Yine de gözde ani ağrı, kızarıklık, ani görme kaybı gibi belirtiler fark edilirse hemen doktora başvurmak gerekir.

Kanama riski özellikle kan sulandırıcı kullanan veya trombosit sayısı düşük olan hastalarda artar. Böyle durumlarda doktor, ameliyat öncesinde bu ilaçların geçici olarak kesilmesini veya kan değerlerinin düzenlenmesini isteyebilir. Dikkatli cerrahi tekniklerle kanama riski oldukça düşüktür. Nadiren göz içinde kanama oluşabilir; bu durum da genellikle kontrollü bir şekilde yönetilir ve kalıcı hasar oluşturma ihtimali düşüktür.

Katarakt Ameliyatından Sonra Görme Kaybı Riski Nedir?

Görme kaybı, katarakt ameliyatıyla doğrudan çelişkili gibi görünse de bazı ciddi komplikasyonlar bu durumu tetikleyebilir. Ameliyatla hedeflenen şey daha net bir görüş sağlamak olsa da birkaç nadir durum kalıcı veya uzun süreli görme sorunlarına yol açabilir:

  • Endoftalmi: Şiddetli göz içi enfeksiyon, hızla müdahale edilmezse geri dönülemez hasarlara neden olabilir. Bu komplikasyonun oranı 10 binde 1 veya 100 binde 1 gibi oldukça düşük rakamlarla ifade edilir, ancak görüldüğünde görme kaybı ihtimali yüksektir.
  • Retina Dekolmanı: Yukarıda bahsedildiği gibi tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybıyla sonuçlanabilir. Erken teşhis için düzenli kontrol ve ani ışık çakmaları, perde inmesi gibi belirtilere dikkat etmek önemlidir.
  • Merceğin Arkasındaki Kesiflik (Posterior Kapsül Opaklığı): Aslında kalıcı bir kayıp yaratmaz; “ikinci katarakt” olarak anılsa da lazerle kolayca tedavi edilebilir. Görme tekrar netleşir.
  • Damar Tıkanıklıkları (Özellikle Hipertansif Hastalarda): Çok nadir olsa da anestezi sırasında kullanılan ilaçların etkisi veya göz içi kan akışında ani değişimlerle ortaya çıkabilir. Ancak bu durumlar oldukça ender rastlanılan komplikasyonlardır.

Katarakt Ameliyatı Sırasında Retina Dekolmanı Nasıl Oluşur?

Retina, gözün en iç katmanını oluşturan ve ışığı algılayarak beyne ileten hassas bir dokudur. Dekolman, bu katmanın altındaki dokudan ayrılması anlamına gelir ve lensin (merceğin) değiştirildiği işlemlerde iki ana etken rol oynar:

  • Vitreus Sıvısındaki Değişimler: Gözün içini dolduran jel kıvamındaki vitreus, ameliyat sırasında merceğin çıkarılmasıyla birlikte hareketlenebilir. Bir su balonunu hafifçe sıkmak gibi düşünün; içerisindeki sıvı bazen retina yüzeyinde çekintilere neden olabilir.
  • Cerrahi Komplikasyonlar: Mercek kapsülünün yırtılması veya vitreus sıvısının beklenenden fazla ön tarafa kayması gibi durumlar retina üzerinde stres yaratır. Özellikle genç hastalarda, yüksek miyopisi olanlarda veya erkeklerde retina dokusu bazen daha zayıf olabilir ve dekolman riski artar.

Bu gibi durumların önüne geçmek için cerrah, ameliyat esnasında son derece dikkatli bir teknik uygular ve dikiş açılarından tutun kullanılan aletlere kadar her detayı kontrol eder. Yine de her ameliyatta bir miktar risk her zaman mevcuttur.

Bulanık Görüş Katarakt Ameliyatının Sık Görülen Bir Yan Etkisi midir?

Katarakt ameliyatı sonrası bulanık görüş, gözün doğal iyileşme sürecinin bir parçası olarak neredeyse beklenen bir durumdur. Gözdeki yaraların kabuk bağlaması, dikişlerin uyum sağlaması gibi faktörler görmeyi etkileyebilir. Yeni bir çift ayakkabı aldığımızda nasıl ki ilk başta küçük rahatsızlıklar yaşarız, göz de yeni merceğe benzer bir uyum aşamasından geçer.

  • Erken Dönemdeki Bulanıklık: Ödem ve iltihaplanma göz sıvılarının dengesini bozarak görmede hafif bir sis perdesi yaratabilir. Bu etki çoğunlukla ilaçlarla ve dinlenmeyle azalır.
  • Posterior Kapsül Opaklığı (PCO): Ameliyattan haftalar, aylar veya yıllar sonra arka kapsül opaklaşarak, “tekrar katarakt olmuş gibi” hissettirir. Ancak bu durum kısa bir lazer işlemle düzeltilebilir.
  • Kırma Kusurlarının Düzeltilmesi: Ameliyat sonrası yeni mercekle bile hafif astigmatizma veya miyopi gibi kırma kusurları kalabilir. Bu durumda da gözlük veya kontakt lens yardımı gerekebilir.

Katarakt Ameliyatı Sırasında Göziçi Lensi Kayması Riski Nedir?

Ameliyatın temel amacı, bulanıklaşmış doğal merceği alıp yerine suni bir mercek yerleştirmektir. Ancak bu suni merceğin de yerinden kayma ya da “dislokasyon” riski söz konusudur.

  • Erken Dönem Kaymaları: Ameliyat sırasında merceğin sabitlenmesinde problem yaşanırsa, mercek doğru konumda kalmayabilir. Genellikle cerrah bu durumun farkına hemen varır ve müdahale eder.
  • Geç Dönem Kaymaları: Özellikle 10 yıl gibi uzun bir süre sonra merceğin destek dokuları (zonüller) zamanla zayıflayabilir ve merceğin kaymasına yol açabilir. Gözdeki yapısal problemler, travmalar veya genetik eğilimler bu riski artırır.

Kişi kendi görüşünde çift görme (diplopi), mercek kenarını görme veya gölgelenme gibi belirtiler yaşadığında, mercek kayması akla gelebilir. Böyle bir durumda doktorun tekrar değerlendirmesi ve gerekirse ek bir cerrahiyle merceği yeniden konumlandırması mümkündür.

Önceden Var Olan Göz Hastalıkları Katarakt Ameliyatı Risklerini Nasıl Etkiler?

Her göz farklı bir “hikâye”ye sahiptir ve katarakt cerrahisi de bu hikâyenin sadece bir bölümüdür. Mevcut göz hastalıkları, ameliyatın seyrini ve sonuçlarını etkileyebilir.

  • Glokom (Göz Tansiyonu): Yüksek basınç değerleri göz sinirine zarar verme potansiyelini taşır. Katarakt ameliyatı bazen glokom hastalarında basınç kontrolünü iyileştirebilir ancak aynı zamanda cerrahi sonrası basınç dalgalanmaları da yaşanabilir.
  • Üveit: Gözün iç katmanlarındaki iltihaplanma eğilimi, ameliyat sonrası iyileşmeyi uzatabilir ve daha fazla damla tedavisi gerektirebilir.
  • Diyabetik Retinopati veya Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu: Katarakt temizlense bile, retina sorunları tam görüş elde etmeyi engelleyebilir. Ameliyatla “bulanıklık” giderilir ama altta yatan retina hastalığı varsa görme yine de istenilen düzeyde olmayabilir.
  • Pseudoeksfolyasyon Sendromu (PXS) veya Zonül Zayıflığı: Merceği tutan bağların gevşek olduğu durumlarda, mercek çıkarılması ve yerleştirilmesi daha zordur. Bu da katarakt ameliyatını bir miktar daha riskli hale getirir.

Bu tür durumlara sahip hastalarda, cerrah detaylı bir muayene ile uygun tekniği belirler ve riskleri en aza indirmeye çalışır. Her hasta için kişiselleştirilmiş yaklaşım başarılı bir ameliyatın anahtarıdır.

Katarakt Ameliyatıyla İlgili Uzun Süreli Riskler Nelerdir?

Katarakt ameliyatından sonraki ilk günler ve haftalar genelde “iyileşme dönemi” olarak anılır. Ancak uzun dönemde de bazı riskler söz konusu olabilir.

  • Posterior Kapsül Opaklığı (PCO): En sık rastlanan uzun vadeli komplikasyondur. Göz içindeki ince zarın kalınlaşmasıyla oluşan bu durum dakikalar süren bir lazer işlemiyle düzeltilebilir.
  • Retina Sorunları: Yüksek miyopisi olan retina dejenerasyonu mevcut veya travma öyküsü bulunan hastalarda, ameliyattan yıllar sonra bile retina dekolman riski tamamen sıfırlanmaz. Bu nedenle düzenli göz kontrolleri önerilir.
  • Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu (AMD): Katarakt ameliyatı doğrudan AMD’ye neden olmaz ama yaş ilerledikçe retina sorunları kaçınılmaz hale gelebilir. Bu yüzden ameliyat sonrası yıllık kontroller, erken teşhiste büyük önem taşır.
  • İntraoküler Lens (IOL) Dislokasyonu: Daha önce bahsedildiği gibi yıllar sonra mercek kayması yaşanabilir. Gözde travma, zonül yapısının bozulması veya ciddi göz iltihapları bu riski artırabilir.

Uzun vadede gözde oluşabilecek her türlü olağan dışı belirti (bulanıklık, ışık çakmaları, siyah noktalar görme vb.) yakından takip edilmelidir. Erken müdahale hemen her zaman daha iyi sonuçlar doğurur.

Katarakt Ameliyatından Sonra Şişlik ve İltihaplanma Hakkında Hastalar Ne Bilmelidir?

Ameliyat sonrası şişlik (ödem) ve kızarıklık (iltihap) gözün iyileşme sürecinin bir parçası olarak kabul edilebilir. Yaralanan bir dizin etrafının şişmesi gibi, gözde de doku iyileşirken bir miktar ödem oluşabilir.

  • Kornea Şişliği (Ödem): Korneadaki hücreler, gözün saydamlığını korumak için oldukça aktiftir. Ameliyat travması sonrası bu hücrelerin çalışması biraz aksayabilir ve kornea geçici olarak bulanıklaşabilir.
  • İris ve Çevre Dokularda İltihaplanma: Göz içi sıvısında artan protein ve hücreler kızarıklık, ışığa duyarlılık ve hafif ağrı yapabilir. Steroid ve non-steroid damlalar bu etkiyi azaltmaya yardımcıdır.
  • Uzun Süreli İltihaplanma: Çok nadir de olsa, ameliyat sonrası kontrol altına alınamayan bir iltihap tablosu (örneğin üveit) uzun vadeli sorunlar yaratabilir. Düzenli hekim kontrolü ve önerilen ilaçların aksatılmamasıyla bu risk minimuma iner.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *